Başlangıçlar zordur her zaman.İnsan neyi ne taraftan tutacağını kestiremez.İlkin korkar,çekinir,neye,kime nasıl dokunacağını da bilemez... İşte ben şimdi aynen öyleyim... O kadar da çok sözüm olmasına rağmen üstelik. İnsandan,hayattan,kitaptan... Çocuktan,evden,evlilikten... İşten,aşktan,yemekten... Şiirden,gamdan,neyden... Çiçekten,böcekten ve hatta günebakana konmuş kelebekten... Hele bir de içi yumuş yumuş,ağzımız gözümüz krema,çikolata lezzetinde pastalar içinse epey bir diyeceğim de varken gerçekten bir hal oldu ya bana:(Neyi nereden tutacağımı,satırbaşını hangi cümleyle yapacağımı bilemedim...Zor işmiş bu vesselam;) Dar bir vakitti aslında.Akşam olmuş;günün güzeli,acısı,sevinci,hüznü bir renk bulanıklığında üstüme üstüme geldiği bir an da dedim ki,yazarsın,yazmalısın,yazıp da duruyorsun ona bakarsan.Ama bir durdum yine de,kısmet bugüneymiş... Aslında ilk günden çok fazla ahkam kesmeye de gerek yok...
Çağrışımlarda ne diyor Asaf... Çok küçük bir yalanı Çok büyük bir orantıda Dinlediniz mi. Çok büyük bir yalanı Çok yalın bir doğrultuda Söylediniz mi.. Gecikmiş bir gizlemi, Birikmiş bir özlemi Sakladınız mı.. Gelmeyecek bir gideni, Olmayacak bir nedeni Beklediniz mi.. Bir gerçeği erken, Bir açlığı tokken Anladınız mı.. Hep mi hep ölecekmiş gibi, Hiç mi hiç ölmeyecekmiş gibi Yaşadınız mı.. Yalanı sürmeye sürmeye, Yanlışı görmeye görmeye Saklandınız mı.. Doğruluğun yönünde, Doğruların önünde Aklandınız mı.. Ortamsız bir yaşamda, Yaşamsız bir ortamda Harcandınız mı.. Her ne kadar dilim bu derece düzgün dönmese de,kalemim bu derece keskin olmasa da işte bu tür şeyler demeye geldim....
4 Ekim 2007 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder