19 Aralık 2007 Çarşamba

BAYRAMLARI SEVER MİSİNİZ?

Şeker gibiyse evet galiba?Ne güzel....
Yok hayırsa da canınız sağolsun...
Kurban olurum!

Cebimizin renk renk şekerle dolduğu o vakitler anne-babalar tatile çıkmayı bilmezdi henüz.
Öyle herşey dahil;ekmek elden su gölden hesabı limitsiz hizmet keşfedilmemişti daha otellerde.
Arefe olmadan yollara düşülürdü memleket uzak olmuş yakın olmuş farketmeden.Öyle çoluk çocuk, torun torba bekleyen ana-babalar şeker reklamlarında da oynamamışlardı içli bir makam eşliğinde ve henüz böğüre böğüre ağlamayı da bilmiyorduk reklâm sonrası...

Sinir oluyorum bu işe.Bayrama şöyle bir ay kala bizi mahveden reklâmcının pastadan pay kapma telaşına.Anacığım beni ağlatan reklâm şekerinden alıyor muyum?İnadına almıyorum....
Bayram bu.Gülmek,sevinmek gerek,kavuşmak gerek.

Yapmayın Allah aşkına.Kurban olurum!
-------------------------
"Kurban"Arapça'dan gelmiş dilimize yerleşmiş.
Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan diye açıklıyor TDK'u kurbanı.

Hz.İbrahim,Allah'a verdiği sözü tutar ve oğlu Hz.İsmail'i alnı yere değmiş vaziyette tam kurban etmeye hazırlanırken bir koç gönderilir gökten,yere.Ve bunun çok büyük bir imtihan olduğu söylenir Hz.İbrahim'e.İmtihanı geçmiştir.

Ak sakallı Hz.İbrahim'in elinde bıçağıyla resmedildiği o duvar halısıyla karşılaştığımda yaşım kaçtı bilmiyorum ama anlatılmak istenenin buna benzer birşeyler olduğunu hep biliyordum.
Hüzün,itaat,huzur,saflık,tevekkül hepsi içiçe geçmiş bu resmi eminim siz de bilirsiniz....
-----------------------------
O günlerden bugüne çok şey değişti.
Yine yüzümüze gözümüze bulaşmış kanlı bayram kareleri göreceğiz ana haber bültenlerinde.Huzur çehre değişmiş.
Asfalt yolda yürümeyi bilmeyen hayvanın kayıp düşmesini acıyla izleyeceğiz.Hüzün hepden değişmiş...
O kanalı kapatıp öbür kanala geçsek ne olur ki;otoban kenarlarında kurda kuşa yem bırakılmış işkembe,kol,bacak,kafa görüntüleri olacak bu seferde.Ayıbımızla başbaşa kalacağız.Saflık almış başını gitmiş...

Halbuki usûl bu mudur?Ziyan etmeden,mundar etmeden pay etmek gerekmez miydi ihtiyacı olana?

En başta hayvana;yüklenilen dini anlamın peşi sıra hürmet etmeyi bilsek.Hiç olmazsa alnına sürdüğümüz kınalarına hürmeten,başında okuduğumuz duaya hürmeten onu yalnızca kurban eylesek.Boğazlamadan....Doğramadan....

En son bir otobüsün önünde kurban edilmiş hayvanın kanını mendiline bulamakla meşgul o kadının dediklerini hatırlıyorum.
"Sür..Sür alnına!Baş ağrısına iyi geliyormuş"
Şükür ki bana demiyordu.....

Başımızın ağrımadığı bayramlar diliyorum....

Hiç yorum yok: