Vakti zamanında çok değerli bir düşünürün öğrencisi onun hakkında olur olmaz laflar etmiş etrafda.Gel zaman git zaman bunlar düşünürün kulağına ermiş çok üzülmüş elbet.Sonra nasıl olduysa öğrenci dediklerinin iftira olduğunu idrak etmiş,yaptığı hatayı anlamış koşmuş hocasının yanına.
"Affet beni "demiş."Nasıl bir hata yaptığımı biliyorum ama söyle bana bunu nasıl telafi edebilirim?Hocası:"Gel benimle"demiş almış bin pişman mahçup öğrencisini bir tepeye götürmüş.Çıkmışlar yüksek bir kayanın üzerine.Manzara öyle güzelmiş ki.Uçsuz bucaksız yemyeşil bir ova ayaklarının dibinde alabildiğince uzanıyormuş.Hocası yanında getirdiği kuştüyü yastığı vermiş öğrencisine:"Boşalt"demiş yastığı.Öğrenci söz dinlemiş.Yastığı boşaltmış.Rüzgarın da etkisiyle tüm ova kuş tüyleriyle kaplanmış."Şimdi"demiş hoca"Her bir tüy,bir söz.Hatanı telafi mi etmek istiyorsun?Topla şimdi herbirini."Öğrenci yaptığının ne büyük suç olduğunu bir de gözleriyle görmüş ama iş işten çoktan geçmiş....
------------------------------------------------------------
Üstün Dökmen'in Küçük Şeyler kitabını okuduğumda bu hikâye beni çok etkilemişti .
Söz küçük bir şeydir ama yanlışı çığ gibi büyürse kıymeti yok.Can yakar,can alır.
Korkarım.
Sözün anlamını yitirdiği çirkin ağızlarda dolaşmasından.
Bire bin ekleyenden.
Kendi ayıbını kalabalık ağzıyla kapattım sanandan.
Dula,yetime,ardı olmayanın sırtında şaklayan söz kırbacından korkarım.
İtibar etmem.
Gözümle görmediğime.
Yanına bin ekleyene.
Eremediğine mundar diyene.
Yemin billah edene asla itibar etmem.
Hani olur da duyarsanız;birine belden aşağı vuruyorlar bu hikâye hatırınıza gelsin.
Hani olur da dilin kemiği yok bir söz de siz katacak olursanız;
çakır dikene dolanmış bir naif kuş tüyünü oradan nasıl kurtaracağınızı düşünün hemen.
Paralamayın kendinizi sonra;
hani dikende hiç iz kalmasın diye....
13 Ocak 2008 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder