12 Mayıs 2008 Pazartesi

SİZİ BİLMEM AMA BEN KUSMAK İSTİYORUM

Topyekün deliriyoruz.
İbareler bu yönde.
Aklın sınırlarını zorlayan ne çok şey yaşanıyorsa
gözümüze,gözümüze sokuluyor.
Çık bakalım işin içinden deniyor sonra.Ufak ufak çıldırışa doğru hazırlanıyoruz.
Emin adımlarla.

Hiçbir ateş,küçücük bir bedenin maruz kaldığı tecavüz haberi gibi yakmıyor işte.

Hiçbir duygu,çeyrek asır bodruma kilitlenmiş bir kız çocuğunun,babasından yedi çocuk doğurmasının,
bu duruma sabretmesinin,ölmeden hergün ölmesinin,ruh kesiklerinin adını koyamıyor.Çeyrek asır,güneşsiz,
insansız,oksijensiz,dört duvar arası kendine biçilen hayatı yaşamaya zorlanmak nasıl bir şeydir?
Korkunç.Vahşi.İnsanlık dışı.....
Ben sözlük karşılığını bulamadım bu işin.
İçime dönüp baktım.Açıklaması yok.
İnsan ruhuna yapılan zulme nasıl dayanılır?Hayata inadına nasıl sarılınır?
Kaderim mi denir?Çocuklarım için mi?
Babaları,kendi babanız olsa bile mi?
Çıldırmak için birebir.İçim dışıma çıkana kadar kusmak istiyorum bu vakitler.
Hiç bilemedim.Aklım almıyor.Alacak gibi de değil zaten.

Bunu yapan insan ne düşünür,neyi hak görür?
Geçici hükümranlığın sarhoşluğundan
acı veren pis bir rehavet içerisinde at da ben de beylik de mi demeye getirir?
Ne idüğü belirsiz bu durum iğrenç midir sadece?Tedavi edilebilir?Bu da geçer mi denir?
Olmadı,o vakitler bir terapiyle akıldan mı silinir?

Korkuyorum.
Çocuklarımı,kendimi,ailemi,sevdiklerimi koruyamazsam diye.
Hepimiz potansiyel suçlu,hepimiz potansiyel mağdur olmaya bu kadar elverişli
hatta müsaitken.Olanları kendime bile izahta zorlanıyorum.

Belki de tek kurtuluş masallarda artık.
Çocuklarına prens-prenses masalları anlatan anneler gibi.
Güçlü,korumacı,pes etmeyen
ama yarım akıllı olmak pahasına masallar anlatmak isterim.
Ruhunda acı olana.

Hiç yorum yok: