Olur mu demeyin,oluyor.
Bu iş de sınır yok.
Son da yok.
Tasarım hayal eden kadar.
Onun dünyasıyla eş.
Bu sütün sunumu olur,şişesi olur,ayakkabı olur,saat olur,oyuncak olur.
Olur da olur.
Çoğu kez bir başkasının düşünüp bulduğu bir ayrıntıya siz
"Tüh! ben nasıl bunu düşünemedim"diyebilirsiniz.
Tasarım ne kadar basit olsa da vakit alan,kafa patlatılan bir süreç.
Hızla dönüyormuş hissi veren dünyaya yetişemeyen
bugünün insanı,yorgun,argın,stres yüklüyken...
Betonlar arasına sıkışmışken.
Çayır,çimen hayal
inek,koyun,börtü-böcek görmek daha da
uzak bir hayal olmaya yakınken.
Tasarımcılar boş durur mu?
Durmazlar.
Ne yapmışlar?
Düşünmüş taşınmış.
En doğalı nasıl ayağımıza getirmeliyize kafa patlatmışlar.
Ve.
Canınız süt mü çekti?
Taptaze,günlük süt hem de.
Nereden bulurum şimdi demeyin şehrin göbeğinde.
(Muhtemelen tasarımcı da önce bu soruyu sorarak başlamıştır işe)
Yanaşın bankamatik tarzı makinaya.
Atın bozuk paranızı,alın süt şişenizi.
Tek fark,ineğin memeleri yerine musluktan akacak sütünüz.
E bu kadar kusur kadı kızında da olur canım.
Her defasında steril edilen bir musluk ama.
Baştan diyeyim.
Hani sizin işden güçten çiftlik görecek vaktiniz yok
o vakit çiftlik size gelir mantığı.
Ben olsam sütmatiği inek formunda yapardım daha şaşırtıcı,
gerçekci olsun diye.
Hayal değil mi bu?Hayal.
Ucu tasarıma gitmez mi?Gider?
Sütmatik için yolum ta Milano'lara düşer mi?
Hayal dedik ya canım.
Düşer mi düşer....
18/06/08
19 Haziran 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder