21 Nisan 2010 Çarşamba

NEFES ALAMIYORUM

Mübalağa yok .
Çarpıtma yok.
Alengirli bir durum yok.
Başka bir manası asla yok.
Gerçek böyle.
Dosdoğru nefes alamıyorum işte.
Dönem dönem oluyor bu .E nasıl yaşıyorsun deyin bana?
Azla yetiniyorum desem yalan söylerim.
Aslında derdimi ti ye almakla meşgulüm.

Düşünün.
Çok olağan birşey yapıyorsunuz.Adı üstünde olağan ya farkında bile değilsiniz.
Ama göğüs kafesinizde bir yer var o size sinyal veriyor.
Bu iş olağanlıkdan çıkıyor haberin olsun diye.
Ve her nefes alışınızda o noktadan aşağı oksijen inmiyor,içiniz acıyor.
O nokta belli.Oraya gelince bir yanım oksijeeen diyor,bir yanım buraya kadar hadi len deyip defediyor beni başından.
Olan bana oluyor.

Sorunu buldum.
Çok basit.
Nefes almayı bilmiyorum.
Ne acı !
Yani doğru nefesi bilmiyorum.
Bu da beni yoruyor.İçimi sıkıyor.Daraltıyor.Herşey diyaframa kadar inemeyen oksijen de gizli.
Şimdi, valla utanarakdan söylüyorum 35 imden sonra düzeltmeye çalışıyorum nefesimi.
Elalemin bebeklikden bildiğini ben yeni yeni öğreniyorum.

Önce,burundan çabucak değil şöyle 4-5 saniye yavaş yavaş nefes alıyorum.Ciğerlerime iyice dolduruyorum.Omuzlarım yükseliyor.Midem belime yapışana kadar çekiyorum havayı.Sanki göğüs kafesimin ardında gizli bir bölme var nefes köşeyi dönüp oradan giriyor.Minik bir yanma o an depo fullendi demek.Şimdilik doğru yoldayım.
Durun bitmedi.Hemen püf diye vermiyorum nefesi.İçimde tutuyorum önce.Yine 4-5 saniye.Ve başlıyorum kademe kademe nefes vermeye.Bu kez ağzımdan ve her kademede karnım yavaş yavaş dışa çıkıyor sanki.İçimdeki nefesi tamamen diyaframdan boşalttığımı hissediyorum.

Çok şükür o an nefesime doyuyorum.
Nasıl bir özgürlük bu.Nasıl bir zafer bilemezsiniz.
Bu derdi çekmiyorsanız nefes almanın tarifi mi olurmuş canım diyebilirsiniz.
Aman demeyin.
Güzel güzel nefes alabiliyorsanız kıymetini bilin.

Yolda belde , omuzlarımı yükselttiğimi görürseniz şaşırmayın.
Birilerine dikleniyorum falan değilim.
Sadece nefes alıyorum.
O kadar....

Hiç yorum yok: