22 Ağustos 2008 Cuma

SAÇMASAPAN ŞEYLER

Öyle güzeldir ki saçları.
Tok,pırıl pırıl,aynı boyda.
Öyle böyle değil,sırtının tam ortasında ve muntazam bir çizgide biten cinsten.
Her daim bakımlı.Tertemiz.Dağınık bile değil.Çok ama düzenli.
Hep hayranlıkla bakmışımdır.
Bir sırt saç ve dümdüz.O da biliyor ki böyle güzel saçlarım var,savur o zaman edalarında.
Arkası dönükse,başını az bir sola eğer,saçlar da onla eğilir.
Gürül gürül akan suya hükmettiğinizi düşünün.
Öyle birşey işte.
Sırf saçlarına aşık olabilirsiniz.Bir kadını sırf bu yüzden sevebilirsiniz.Gözlere,gülüşe aşık olmak nasılsa öyle.
Sırf bu yüzden bile onunla evlenebilirsiniz.
Evlendi de.
Sonra güzelim saçlarını herkeslerden saklar oldu.
Bir gecede.
Birdenbire.
Ne değiştiyse.
Adım adım falan da değil.
Küt diye.Afalladım.Ya o?
Hiç mi zor olmadı?
Hani annem gibi değil,kardeşim gibi de değil.Aşama falan yok.
Ruh ne der bu işe akıl sır ermez.
İnsan kendinden bile çok mu sever bir başkasını?
Ona bu kadar mı itaat eder?
Onu o gürül gürül saçlarıyla beğenen adamın içine bir korku düşmüş olmalı.
Ya o güzelim saçlarını benden başka beğenenler olursa korkusu.
O korku var ya o korku benim diyen adamı eritir.
Çürütür.

Saç bir tahrik unsurudur efendiler!Hani meme,popo falan değil dikkatinizi çekerim direkt kafa.
Oysa baş kapalı ama popolar açıkta.
Saç tahrik ederse,popo ne eder?
Tahrip mi?

Bunu biri bana izah etsin bir ara.
Zahmet olmazsa....

Hiç yorum yok: